Önceki yazımda, Sultan II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı, Edirne’nin sembolü muhteşem Selimiye Camii’nin açılış merasimine hastalığı sebebi ile katılamadığını yazmıştım.

Hâlbuki padişah, inşaatı 1568-1574 yılları arasında altı seneden fazla süren ve Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği bu zarif caminin açılışının yapılacağı ilk cuma namazında bulunmayı çok istiyordu. Ancak buna ömrü vefa etmedi. Caminin açılışının daha fazla gecikmemesi ve bir an evvel ibadete açılması için bir ferman yayınladı ve kısa süre sonra 52 yaşında vefat etti.

Ahmed Vefik Paşa’nın (ö. 1891) kaleme aldığı Fezleke-i Târîh-i Osmânî kitabında “Almanya imparatoru ile muahede tecdid olundu. Sultan Selim-i sânî on beş gün sonra mukaddem sarayda yanıp yeniden yapılan daireleri ve hamamı gezerken ayağı kayıp mermerler üzerine düşmesi sebeb-i mevti oldu.” yazmaktadır.

Padişahın vefatında, sarayda şehnâmeci olarak görev yapan Seyyid Lokmân Zübdetü’t-Tevârîh isimli eserinde bizzat şahidi olduğu anları özetle şöyle anlatıyor:

“Padişah son bir ayında sık sık humma geçirdi. Öyle ki artık sıtma nöbetleri sebebiyle hastalık beynine işlemiş ve unutkanlık peyda olmuştu. Tabiplerin onca ihtimamına rağmen ne yazık ki bir türlü iyileşemedi. En son hekimbaşı, Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa’ya gelmiş ve ‘Ahvalimiz perişandır!’ diyerek çaresizliğini ifade etmişti.

Padişah iyileşemeyeceğini hissetmiş, bir müddet önce tövbe için abdest alıp istiğfar için hacet namazına durmuştu. Devlete ve millete yaptığı hizmetlerden özellikle kadim İslam beldesi Tunus’u küffar elinden kurtarmasını cenab-ı Mevlâ’ya arz ederek bağışlanmayı ummaktaydı.

YETKİN BİR KADRO

II. Selim Han’ın annesi Hurrem Haseki Sultan’dır. Oğlunun padişahlığını göremeden 1558 yılında vefat etmişti. Dolayısıyla II. Selim devrinde valide sultanlık makamı boş kalmış, eşi Nurbânû Valide Sultan haremdeki en yetkili kadın durumuna geçmiştir.

II. Selim, kızlarından İsmihan Sultan’ın da eşi olan Sokollu Mehmed Paşa’yı sadrazamlıkta, büyük âlim Ebussuûd Efendi’yi de vefatına kadar şeyhülislamlık makamında tutmuştur. Göreve getirdiği Koca Sinan Paşa, Zal Mahmud Paşa, Lala Mustafa Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa, Piyale Paşa, Müezzin-zâde Ali Paşa ve Kılıç Ali Paşa gibi kudretli paşalar, karada ve denizde büyük başarılara imza atmıştır.

AYASOFYA’DAKİ TÜRBESİNDE

II. Selim Han’ın cenazesi, oğlu III. Murad’ın sancakbeyi bulunduğu Manisa’dan İstanbul’a gelip tahta cülus etmesinin akabinde 22 Aralık 1574 günü kaldırıldı. Yeni padişahın da iştirak ettiği cenaze namazını Şeyhülislam Mevlânâ Hâmid Efendi kıldırdı.

İstanbul’da doğup İstanbul’da vefat eden ilk Osmanlı padişahı olan II. Selim’in türbesi, Ayasofya Külliyesi’nin güney köşesindeki üç büyük türbeden ortadakidir. Mimar Sinan yapısı, kare plânlı muhteşem bir eserdir. Bursa’daki Yeşil Türbe’den sonra en güzel padişah türbesidir. Girişinde üç kemer gözlü bir revak ve dışta tek bir kubbe vardır. İçeride ise sekiz sütunun taşıdığı bir iç kubbe ile köşelerde yarım kubbeler bulunur.

Giriş kapısının iki yanında, beyaz zemin üzerine mor, kırmızı, yeşil ve mavi renkli çiçek ve dalların işlendiği iki adet büyük boy çini pano vardır. Bunlardan solda olanı aslının taklididir. Panonun aslı, II. Abdülhamid Han devrinde İstanbul’da diş hekimliği yapan Albert Sorlin Dorigny tarafından 1895 yılında restore edilmek amacıyla Fransa’ya götürülmüş, ancak daha sonra yerine restore edilen pano değil imitasyonu konulmuştur. Panonun aslı hâlen, İstanbul’daki diğer türbe ve camilerden çalınanlarla birlikte Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.

Türbede, II Selim Han’ın sandukası dâhil 42 sanduka vardır. Türbe girişinin karşısındaki duvara gidip yüzümüzü girişe doğru döndüğümüzde ortadaki büyük sanduka padişaha aittir. Sağında eşi ve III. Murad’ın annesi Nurbânû Valide Sultan bulunur. En solda kızı İsmihan Sultan onun yanında diğer kızı Gevherhan Sultan’ın sandukaları vardır. Arka sıradaki iki büyük sandukadan sağda olanı dördüncü kızı Fatma Sultan’ındır. Yanındaki diğer büyük sandukada yatan hanımın kimliği meçhuldür. Padişahın hemen arkasındaki sırada, III. Murad’ın tahta çıktığı gün boğdurulan kardeşleri, Şehzade Süleyman, Mustafa, Cihangir, Abdullah ve Osman’ın sandukaları yer alır. Türbedeki diğer 31 küçük sanduka III. Murad’ın küçük yaşta ölen kızlarına ve oğullarına aittir.