Bir yüzücünün performansı, güvenliği ve sağlığı için, en büyük tehditlerden biri dehidratasyondur. Dehidratasyon ise vücutta aşırı elektrolit dengesizliklerine neden olan bir hastalıktır. Ter ve idrara çıkma yoluyla kaybedilenlerin yerini alacak kadar sıvı almadığımız durumda ortaya çıkar.

Herhangi bir fiziksel aktivitede veya da spor dalında kaybedilen sıvı miktarını geri alamama durumunda bir tehlike oluşturabilirken bu durum yüzmede daha fazla etkili olabilir çünkü karada yapılan egzersizlerde terleme düzeyimizi anlayabiliriz ama yüzme sırasında su içerisinde olduğumuz için bunu fark edemeyiz. Yüzme için sporcuların dehidratasyon yaşayabilme tehlikesi olan bir diğer önemli etken ise su ile çevrili bir ortamın içinde çalışma yapıldığı için beyin ihtiyacı olan tüm sıvıya sahip olduğunu düşünmek üzere kandırılır ve ağız ile boğaza susama sinyali vermez.

Dehidratasyon kaybı meydana gelen sıvı ve elektrolitleri üç farklı sınıfta tanımlayabiliriz.

İZOTONİK: En sık görülebilen dehidratasyon şeklidir. Hücre dışında sıvılardan kayıplar meydana gelebildiği gibi su ve tuz kaybı da eşit düzeyde görülür. Gözlerde çökme, susuzluk hissi, ağızda kuruluk gibi belirtiler gözlemlenir.

HİPOTONİK: Madde yoğunluk düzeyinin sıvı yoğunluğundan daha az olan ortamlara denir. Organizmanın sudan daha çok elektrolit kaybetmesiyle oluşur. Bu görülen dehidratasyon şeklinde tuz kaybı sıvı kaybından daha fazladır. Kaslarda kramp, kuru cilt gibi etkileri görülebilir.

HİPERTONİK: Hücre içi sıvılardan meydana gelen kayıplar yüzünden vücuttaki su miktarında azalma görüleceğinden susuzluk meydana gelebilir.

Biyolojik açıdan baktığımızda da su yalnızca vücuttaki en etkin molekül değil, aynı zamanda günlük olarak en çok tüketilen besin molekülü de diyebiliriz. Özellikle antrenman sırasında sporcuda meydana gelen çok hızlı kilo kaybının en önemli faktörü ter kaybı olarak görülebilir.

Su sporcunun performans düzeyini en kısa sürede olumlu veya olumsuz durumda etkileyebilecek çok önemli bir besin öğesidir. Yetersiz sıvı alımında sporcunun performansında gözlemlenecek etmenler, yorgunluğa önemli ölçüde katkıda bulunabilir ve yüzme performansına zarar verebilir. Sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda odaklanma, teknik beceriler, muhakeme ve karar verme gibi zihinsel beceriler de olumsuz etkilenebilir.

Sporcunun alması gereken sıvı miktarı, içeriği, antrenman veya yarış öncesi ile yarış sonrası durumuna göre değişebilmektedir. Vücudun kaybettiği sıvının telafisini tam olarak sağlayabilmesi için 8 – 12 saat arasında bir zaman alabilir. Bu yüzden günlük hayatta alacağımız sıvı miktarını yapacağımız faaliyet düzeylerine göre önceden planlamamız gerekir. Genel olarak, günlük ne kadar su tüketmeniz gerektiğini belirlemek için vücut ağırlığınızı ikiye bölün. Bu, antrenman yapmadan günlük tüketmeniz gereken ons cinsinden su miktarıdır. Yüzücüler antrenmandan iki saat önce 16 sıvı ons (veya yarım litre) su veya bir spor içeceği tüketmelidir. 30 dakika veya daha uzun süreli, orta ile yoğun aktivite durumlarında her 20 dakikada bir 8 sıvı ons (çeyrek litre) gibi periyodik rehidrasyon gerektirir. Bir yüzücü, vücut ağırlığının yüzde iki (2) kadarını ter kadar kaybettiğinde performans düşebilir. Kadın ve erkek yüzücüler için ortalama ter kayıpları sırasıyla 365 ml / sa ve 415 ml / sa olarak tahmin edilmiştir, anaerobik eşik seanslarında aerobik seanslara göre ter kayıp oranları daha fazladır. Terleme sonucunda vücutta sadece sıvı kaybı meydana gelmemektedir ayı zamanda magnezyum, potasyum, sodyum ve kalsiyum gibi elektrolitlerde de kayıplar meydana gelmektedir. Sıvının mideyi terk etme zamanı sıvının yoğunluğuna, enerji yoğunluğuna, PH’ ‘ sı, hacmi, ısı düzeyi, antrenman düzeyi ve yoğunluğu yüksek oranda etkilediği için  vücuttaki su oranını muhafaza etmesi adına  içeceğinize sodyum ilave edebilir yada içinde sodyum bulunan bir içecek ile sıvı takviyesi sağlayabilirsiniz.