Kuzenler akrabalar içinde en sevilen ve en eğlendiğiniz, sizin sırdaşınız olan kişilerdir. Her şeyinizi paylaşır, birlikte ağlayıp birlikte gülersiniz. 

Bu nedenle kuzenler ile çok fazla hatıra birikir. Bunlar geçmişin gülümsenerek hatırlanan özel anlarındandır.

Benim de kuzenlerimle o kadar komik hatıralarım var ki sizlerle paylaşarak yüzünüzde tebessüm oluşturmak istedim.

Hadi bakalım kahkaha atmak isteyenler buyursun o zaman. 

Bir gün öncesinde ablamla ve ben kuzenimiz Hakan ile buluştuk. (Önemli bir iş toplantımız vardı, ne diye sormayın söylemem)))

İşlerimizi hallettikten sonra bir kahve içelim eskileri yad edelim dedik.

Hakan başlıyor söze

- Ah Mine abla ah, sen biliyor musun? Derya ile Senay bana küçükken yılanyastığı yedirmişlerdi. Leblebi gibi yuttum hepsini. 

- Hatırlıyor musun Hakan diyerek söze girdim.

- Nasıl unuturum. Sonra karşıma geçip, sen öleceksin diye benimle dalga geçtiniz. Günlerce o korkuyla yaşadım sizin yüzünüzden)))

(Bu arada yılan yastığı zehirli bir bitki)

Nasıl bir çocukluk yaşadıysak şuraya bak kuzen katili olmaya ramak kalmış.

Hepimiz birbirimizden yaramazdık. 

Ablam, ben ve Derya armut yedik. Elimizde çöpü kaldı. Atacak yer yok. Biz de ne yapalım çöplerin hepsini Derya’ya yedirirdik. 

Derya ve ben Hakan’a kaşık kaşık tuz yedirerek kusmasına sebep olduk. 

Ah ne anılarımız varmış yahu. Hepsi çılgın hepsi birbirinden deli.

Sohbetimiz sırasında konu babaannenle olan anılarımıza geldi. Baba tarafından bizler 12 kuzeniz. Ve babaannemden dayak yemeyen, ceza almayanımız yoktur.

Bir kabahat yaptığımız zaman babaannemin hışmından kurtuluş yok.

Hakan anlatıyor:

- Hatırladınız mı zambakları kopardım diye beni evde kıstırıp, elime iğne batırmıştı.

Kahkahalarımız havada uçuşuyor.

-He ya nasıl da ceza verirdi bize. 

Ağzına su alıp gözlerimizi bağlar, sonra da o suyu bizim ağzımıza boşaltırdı. Çiş yaptım sizin ağzınıza derdi.

Hassas mideye sahip olan Hakan’ım da mide bulantısından hasta olurdu.)))

Babaannem Bursa seyahatimiz sırasında kendisini dinlemedim diye beni 15 yaşında akrabalarda bırakıp İstanbul’a dönmüştü. Düşünsenize para yok, çocuksun ve korkuyorsun.  Ağlayarak babamı aradım. Şimdi çok komik geliyor ama o zaman öyle hissetmedim tabi ki.

Ablamla diğer kuzenim Levent’i yaramazlıklarından dolayı birbirine bağlamıştı. Başlarında dikilip hadi bakalım kaçın kaçabilirseniz diye gözdağı vermişti.

Hayattaki güzel anıların en önemli kahramanlarından biri olan kuzenler ile bir araya gelince o sohbetin içinden çıkamıyorsunuz. Sizleri bilmiyorum ama biz çok güzel çocukluk geçirdik. 

O zaman ne yaramazmışız hiçbir şeyi düşünmeden hareket etmişiz diyerek hayıflandık bütün gece.

Bir an göz göze geldik bastık kahkahayı. Hepimiz aynı şeyi düşündük.

Neden mi? 

Büyümüş olsak bile biz hala yaramaz, hala haşarı o çocuklardır. Elimize fırsat geçince yaramazlıklarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz )))

Bir sonraki kuzen anılarımda buluşma üzere

Sevgiyle kalın…