Fatih Sultan Mehmed Han’ın üç oğlundan en küçüğü olan ve hafızalarımıza “Cem Sultan” olarak yerleşen Şehzade Cem, 12 yıl 7 ay süren bir Avrupa macerasından sonra 25 Şubat 1495 günü Napoli’deki Capua Şatosu’nda vefat etti.

O sırada 35 yaşındaydı. Cesedi tahnit edilerek Napoli’nin 10 kilometre kuzeyinde yer alan Gaeta sahil kasabasına defnedildi. Dört sene sonra Bursa’daki Muradiye Külliyesi’nde yer alan ve ağabeyi Şehzade Mustafa’nın medfun bulunduğu türbeye nakledildi.

Fatih’in 3 Mayıs 1481’de vefatı üzerine tahta geçen ağabeyi II. Bayezid ile 15 ay kadar saltanat mücadelesi veren Şehzade Cem, bu amacına ulaşamadı. Üzerine gönderilen kuvvetlerce yakalanacağını anlayınca 23 Temmuz 1482 günü Rodos Şövalyeleri’ne ait bir gemiye binerek Anamur Limanı’ndan ayrıldı. Bu, onun vatanını dünya gözüyle gördüğü son gündü.

ŞANTAJ ARACI OLUYOR

Cem Sultan ne yazık ki, Rodos Adası’nda başlayan Avrupa macerası Napoli’de noktalanana kadar Papalık ile Avrupa devletlerinin siyasî oyunlarına alet oldu. Rodos Şövalyeleri, Fransa kralı ve Papa ellerindeki bu değerli kozu yıllarca, Osmanlı Devleti’nden para sızdırmak amacıyla kullandılar.

Rodos’ta beş hafta kaldıktan sonra, adanın Osmanlılarca kuşatılmasından korkulduğu için önce Fransa’nın Nice şehrine götürüldü. Ancak Şövalyeler, şehzadenin kaçırılmasının önüne geçmek amacıyla onu Fransa’nın çeşitli şehirlerindeki şatolarda ikamet ettirdiler. 6,5 sene süren esaret hayatının akabinde Fransa kralı VIII. Şarl ile Papa VIII. Inosan anlaşarak onu Şövalyeler’in elinden aldılar. Papaya teslim edilen Cem Sultan Roma’ya getirildi.

Papa burada şehzadeye din değiştirerek Hristiyan olmasını teklif etti. Ancak o ne Osmanlı padişahlığı ne de dünya saltanatı için dinini terk etmeyeceğini kesin bir dille ifade etmiştir.

ESARET BİTİYOR

Roma’da 6 sene kalan şehzade, Napoli Krallığı’nı ortadan kaldırmak için İtalya’ya giren VIII. Şarl tarafından Papa’dan alındı. Ancak Napoli yolunda hastalandı. Yüzü, gözü ve boynu şişti. Ata binemez hâle geldi ve bir aralık araba ve sedye ile nakledildi. 22 Şubat 1495’de Fransa hükümdarı ordusuyla Napoli’ye girerken güçlükle ata bindiyse de bundan sonra bir daha kalkmamak üzere yattı. İyi olamayacağını anlayınca yanındakilere, aile ve çocuklarını himaye etmesini biraderi II. Bayezid’e söylemelerini, cesedinin Osmanlı topraklarına naklini vasiyet etti. Üç gün sonra da vefat etti. Ölümüyle ilgili çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlardan biri de Fransa kralına teslim edilmeden önce Papa tarafından zehirletildiği iddiasıdır.

Arapça, Farsça, Çağatay Türkçesi, Latince, İtalyanca, Yunanca ve Fransızca bildiği rivayet edilen, Türkçe ve Farsça iki divan sahibi bu kıymetli şehzade ne yazık ki tahta geçmek uğruna devletin başına büyük gaile açmış, elinde bulunduğu Avrupa devletlerinin Osmanlıya karşı kullandığı bir şantaj aracı hâline gelmiştir.

ÇOK PADİŞAHTAN DAHA MEŞHUR

Tahta geçemediği hâlde pek çok Osmanlı padişahından daha fazla bilinen Cem Sultan adına birçok eser yazılmıştır. Hayatı, sonraki dönemlerde çok ilgi çekmiş, hakkında çeşitli ilmî araştırma yapıldığı gibi roman, piyes ve çizgi romanlara da konu olmuştur. Doğu’da ve Batı’da ünlü ressamlarca çok sayıda portreleri yapılmıştır. Avrupa literatüründeki ismi “Zizime” veya “Zizimeh”tir.

Televizyonlarda boy gösteren bazı dizilerden sonra Bursa’daki Muradiye Külliyesi’nde yer alan türbelerden ziyaretçilerin en fazla rağbet ettiği, babası Kanûnî’nin emriyle 1553’te idam edilen Şehzade Mustafa’nın, annesi Mahidevran Haseki ile birlikte yattıkları türbeden sonra ikinci sırada Cem Sultan’ın türbesi gelmektedir.

Bu türbede, Cem Sultan’dan başka, Fatih’in 1474 yılında 23 yaşındayken vefat eden ortanca oğlu Şehzade Mustafa ile Sultan II. Bayezid’in oğulları Şehzade Abdullah ve Âlemşah’a ait kabirler vardır.