Önceki yazımda Kanûnî Sultan Süleyman’ın, ordusuyla onuncu sefer-i hümâyûnuna çıkarken muazzam bir törenle Edirne’den uğurlanışını anlatmıştım. Bu noktadan itibaren devam ediyorum.

Kanûnî, babası Yavuz Sultan Selim’in vefatı üzerine 1520 yılında tahta geçtiğinde 25 yaşındaydı. 46 yıllık saltanatı büyük ölçüde seferlerde geçti. Devrinde Osmanlı Devleti tereddütsüz dünyanın birinci devletiydi. Onun ihtişamında bir hükümdarı, dünya tarihçilerinin de ittifakıyla ne Türk tarihi ne de cihan tarihi henüz kaydetmemiştir.

Osmanlı’da padişahın bizzat ordunun başında bulunduğu seferlere “sefer-i hümâyûn” denir. Kanûnî’nin 13 adet sefer-i hümâyûnu vardır. Bunlardan onu batıya, üçü doğuyadır. Doğuya olanların üçü de İran üzerinedir.

ONUNCU SEFER-İ HÜMÂYÛN: ESTERGON

Kanûnî’nin onuncu sefer-i hümâyûnu, Osmanlı tarihlerinde Estergon Sefer-i Hümâyûnu olarak anılır. Osmanlı kaynaklarında Üstürgon olarak da geçen ve bugün Macaristan topraklarında bulunan Estergon Kalesi, Budapeşte’ye 47 kilometre mesafede ve Tuna Nehri kıyısındadır. Nehrin karşı yakası Slovakya topraklarıdır.

Estergon aslında Kanûnî’nin 1529’da Viyana üzerine yaptığı dördüncü sefer-i hümâyûnu sırasında ordu Budin ile Viyana arasında ilerlerken ele geçirilen kaleler arasında idi. Ancak Viyana’nın kuşatması kaldırılıp geri dönüldüğünde bu kale de boşaltılmıştı. O günden beri kale Kutsal Roma İmparatoru Şarlken (V. Karl) ve biraderi Avusturya Arşidükü Ferdinand ile Osmanlıya tabi Macaristan Krallığı arasında sürekli el değiştirdi.

Macaristan 1541’deki dokuzuncu sefer-i hümâyûn sırasında Osmanlı Devleti’ne ilhak edilmiş ve Budin beylerbeyiliği ihdas edilmişti. Macaristan üzerindeki emellerinden bir türlü vazgeçmeyen Ferdinand 1542 Kasım’ında Budin’i kuşatmış ancak mağlup olarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Budin beylerbeyiliğini bu tür saldırılardan korumak için yakın çevresinin fethedilmesi gerekli hâle geldiğinden Kanûnî Estergon Seferi’ne çıkmıştı.

Kanûnî bu sefere İstanbul’dan değil bütün kışı sefer hazırlıkları ile geçirdiği Edirne’den hareket etmiştir. Önceki yazımda aktardığım gibi Kanûnî, merhum Yılmaz Öztuna’nın Hammer’den alarak kendine has üslubuyla anlattığı törenle 23 Nisan 1543 günü Edirne’den orduyla beraber hareket etti. Bu arada 371 parçalık ince donanma Karadeniz’de Tuna deltasından aldığı erzak ve mühimmatı Tuna boyunca taşımak üzere demir almıştır.

EFSANEVÎ KALE FETHEDİLİYOR

Filibe üzerinden Edirne-Belgrad yolu 1 ay 11 günde alınmış, burada iki gün kalındıktan sonra 6 Haziran’da Budin’e doğru yürüyüşe geçilmiştir. 4 Temmuz’da Peçuy (Pécs), 8 Temmuz’da Şikloş (Siklós) Almanlardan geri alınmıştır. 29 Temmuz 1543 günü Estergon önlerine gelen Kanûnî, 12 gün boyunca kaleyi kuşatmış ve 315 topla bombardıman etmiştir. Nihayet 10 Ağustos 1543 Cuma sabahı kale teslim olmuş, camiye çevrilen büyük kilisede padişah Cuma namazı kılmıştır.

Her bir karış toprağı binlerce şehidimizin kanıyla sulanmış, adına türküler yakılmış bu şanlı kale, 1543’ten 1594’e kadar 51 yıl ve 1605’ten 1683’e kadar da 77 yıl olmak üzere toplam 128 yıl Türk hâkimiyetinde kalmıştır. 1594-1605 yılları arasında 11 yıllık bir Alman işgali dönemi vardır. 1850’li yıllarda kalenin tam ortasına devasa bir kilise inşa edilmiştir. 2012’deki ziyaretimde kaleden Tuna’ya doğru aşağılara baktığımda bir zamanların şirin bir camisinden arta kalan yıkık minareyi gördüğümde içimi bir hüzün kaplamıştı.

Estergon’u bir sancak merkezi yaparak Budin beylerbeyiliğine bağlayan Kanûnî üç yıldan beri Alman işgalinde bulunan mühim bir merkez olan İstolni Belgrad’ı (Székesfehérvár) 20 Ağustos’ta kuşatma altına aldı. Estergon’un 90, Budin’in 65 kilometre güneyindeki bu kale 15 günlük bir kuşatmadan sonra 4 Eylül’de ele geçirilmiştir. Burası da bir sancak merkezi olarak Budin’e bağlandıktan ve gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra ordu, İstanbul’a doğru yürüyüşe geçti. İstolni Belgrad-Belgrad yolu 1 ayda, Belgrad-İstanbul yolu 1 ay 7 günde alındı. Cihan padişahı muzaffer olarak ama aynı zamanda sevgili oğlu Manisa Sancakbeyi Şehzade Mehmed’in 22 yaşında vefatını haber aldığı için son derece üzgün bir şekilde 16 Kasım 1543’te payitahta giriş yapıyordu.